Tedavideki amacın  önce kanser olmamaktır. Bunun için korunma yöntemleri üç aşamada incelenir. Birincil, ikincil ve üçüncül korunma…

Özellikle kanserin ortaya çıkışının önlenebildiği, taramalarla ölümün yok edilebildiği ve erken tedavinin yaşam kalitesine çok şey katabildiği kanserleri göz önüne alırsak (ki çoğu kadın hastalıkları kanseri bu gruptadır), birincil ve ikincil korunmanın öneminin boyutu anlaşılacaktır.

Birincil korunmada henüz kansere ilişkin hiçbir belirti yoktur. Bu dönemde aldığımız önlemlerle kanserin oluşumu engellenebilmektedir. Örneğin; sigaranın yok edilmesi ile akciğer kanserinin, Helicobacter pylori denilen bakterinin vücuttan uzaklaştırılması ile mide kanserinin ve HPV aşısı uygulanması ile rahim ağzı (serviks) kanserinin engellenmesi gibi… Ailesel kanserlerin bilinmesi ve gereken önlemlerin alınması da bu korunma içinde sayılır. Bu örnekleri çoğaltabiliriz ki hepsi birincil korunmadır…

İkincil korunmada erken tanı söz konusu olup klinik bulgu (hastalık belirtileri: kanama, akıntı, ağrı, şişlik vs…) yok ancak hücresel düzeyde kanser başlamış bulunmaktadır. Tarama programları ikincil korunmadır. Buna örnek olarak da meme ve rahim ağzı (serviks) kanseri tarama programları gösterilebilir. Rahim ağzı taraması ‘smear’ diye bilinen rahim ağzından yapılan sürüntünün mikroskobik olarak incelenmesidir. Bu konuyu sonraki yazılarımızda ayrıntılı olarak irdeleyeceğiz. Tarama programları haricinde düzenli olarak yıllık doktor kontrolü de ikincil korunma tipi içindedir. NE YAZIK Kİ, hasta olmadan doktora kontrole gitmek gibi bir alışkanlığımız yoktur. Dolayısıyle her zaman hasta olduğumuzda ya da iş işten geçtikten sonra doktora gitmekteyiz… Böylelikle ikincil korunmadan mahrum kalmaktayız ki şanslıysak sonraki aşama olan üçüncül korunmada kanser tedavisine başlamaktayız…

Üçüncül korunma, klinik bulguların oluştuğu ve doktora başvurulduğunda kanser tanısının konulduğu (şanslıysa erken evre…) yani YETKİN HEKİM seçilip, bir an evvel tedavinin başlamak zorunda olduğu korunmadır. Bu korunmada en önemli husus HIZLI HAREKET etmektir. Hastanın tedavisi bir yana aynı zamanda ekonomisi güçlü olan ülkelerin karşılayabileceği ekonomik olarak ciddi yük getiren bir yaklaşımdır.

Birincil ve ikincil korunmada kanserden korunmada başarı oranı %100’e yakın iken, maalesef üçüncül korunma aşamasında kanser tedavisi hastalığın tipi, derecesi, evresi vb… birçok etkenle orantılıdır. İlk iki korunmadaki başarı oranına yaklaşamaz…

Amacımız; üçüncül korunmaya geçmeden kanserin önüne ilk iki korunma yöntemiyle geçmektir. Bu bizim elimizde… Bir sonraki yazımızda birincil korunma yöntemleriyle devam edeceğiz. Konu HPV aşısı olacak…